Tuz Dağı Astım Terapi Merkezi Ziyaretimizden Notlar

Değerli Hocam Ahmet Maranki’ye bir çok konferansında eşlik etme fırsatını buldum. Bunlardan birisi de Nahçıvan programıydı. Kendisi ile bölgede yoğun bir hafta geçirdik ve bir çok yeri ziyaret ettik ancak bunlar arasında ön plana çıkan bir yer var ki benim için özel bir anlam taşıyor.

Tuz Dağı Astım Hastanesi

Uyguladığımız nefes dersleri ve spor egzersizlerinde astım, nefes darlığı v.b sorunlar yaşayan katılımcılarımızın başlıca sorusuydu bu; doğal olarak astıma karşı ne yapabiliriz? Bu bağlamda “Tuz Dağı Astım Terapi Merkezi”nde yapılan uygulamalar önemli mesajlar veriyor.

Nahçıvan  Özerk Cumhuriyeti’nde bulunan “Tuzdağı Astım Terapi Mağarası” deniz seviyesinden 1.173 mt yükseklikte.

Mağara içerisinde Sağlık Bakanlığı  ve Özel Duzdağ Hotel Astım Terapi merkezi  olmak üzere 2 ayrı bölümde tedavi merkezi bulunuyor. Yani tuz dağının içine koca bir hastane inşa edilmiş ve tüm uygulamalar doktor gözetiminde yürütülüyor.

TuzDagiAstimHastanesi02

Dışarıda 30 derecenin üzerinde kavrulurken kendimizi tuz mağarasına atıyoruz ve hararetten eser kalmıyor çünkü içeride hava serin ve son derece temiz. Sadece burnumuzla yada ağzımızla değil, derimizdeki gözeneklerimizle bile soluyoruz bu güzel havayı.

Bölge halkı ve turistler haftanın belli günlerinde gelerek buradaki yataklarda istirahat ediyorlar ve uyuyorlar dilerseniz kendinize özel bir locada da konaklayabilirsiniz. Mekan hava akımını kesmeyen beton bloklardan oluşuyor. Hastaların ve refakatçilerinin tüm ihtiyaçları düşünülerek toplam 5 galeriye dağılan 47 oda 128 yatak kafeterya TV salonu ve  kitaplık bulunuyor. Kısacası her ayrıntı düşünülmüş.

Tuz Dağı Astım Hastanesi

Mağara hakkındaki merakınızı gidermek için Dr. R. Süleymanov ‘un verdiği bilgileri aşağıda sizlerle paylaşıyorum.

Spleoterapi Hakkında Bilgi:

20. yüzyılda dünyada doktorları kaygılandıran alerjik hastalıklar çoğalmaktaydı ve uzun araştırmalar sonucu bu tür hastalıkların tuz mağaralarında (madenlerinde) tedavi olunabileceği fark edilmişti. Mağara ortamında ilk kez tedavi 1871-de İtalya’da, Floransa yakınlarında (Monsummam bölgesinde) sarkıt (yunanca: stalactite) ve dikit (yunanca: stalagmite) mağaralarda romatik poliartritten (çok kısa aralıklarla ya da aynı anda birden çok eklemde ortaya çıkan iltihabi süreç)  rahatsız hastalar üzerinde denenmiş ve başarılı olunmuştu. Bu madenler, karst madenleri (kayaların erimesi sonucu oluşan) olup mikro iklimi kalsiyum iyonları ile daha zengindir.

Maden içi mikro iklimi sodyum ve klor iyonları ile zengin madenler de mevcut. Bu tür madenlerden bir kaçına örnek verecek olursak; 1968-den Polonya’nın Krakow kentinde faaliyet gösteren, Ukrayna’nın Ujgorod kentinde ve 1979’dan itibaren Azerbaycan’ın Nahçivan Özerk Bölgesinde, Nahçivan kenti yakınlarında faaliyet gösteren madenleri gösterebiliriz.

Eskiden bu sağlık ocağı Nahçivan Özerk Cumhuriyeti’nin Babek ilçesi Devlet Hastanesine bağlı 50 yataklık bir şube olarak, 1982 yılından itibaren de tuz madeni yakınlarında 100 yataklık binada faaliyetini sürdürmüştür.

Hastane yerleşkesi deniz seviyesinden 1.173 metre yükseklikte, Nahçivan şehir merkezinden 12.2 km-lik mesafededir. Tuz madeninin 2. taş atölyesinde girişten 300 metre mesafede ve 110 metre derinlikte, elle işlenmiş 9 adet galeride faaliyet göstermekte. Şehir merkezinden Duzdağ Fizyoterapi merkezine uzaklık 9.8 km, hastane ile maden arasındaki mesafe ise 2.4 km’dir.

Yeraltı kısmın mikro ilkimi aşağıdaki gibidir:

Deniz seviyesinden yükseklik:1.173 metre
Sıcaklık: 18–20 C
Basınç: 740 mm hg/st
Nem oranı 24–50%
Hava akışı hızı: 0.1m/san
Yüksek dağılımlı Sodyum Klor iyonları

—hasta olmayanlar için: 17,5 mg/ m³
—hasta olanlar için: 12,5 mg/m³

Oksijen oranı: 20%
Ses—15-20db
Karbondioksit, metan ve azot gazları bulunmamaktadır.
Mikrokokların hemolitik türleri ve küf mantarları yoktur.
Bakterilerin miktarı 650–850 m³ (havada mikropların miktarı yerüstü seviyesinden %8–10 azdır)

Yeraltı madeni 9 ana galeriden oluşmaktadır ki, bunlardan ikisi erkek, 3-ü bayan, 1-i çocuk, 2-si sanuzel, 1-i ise dinlenme salonundan ibarettir. İşlenmiş galerilerin uzunluğu 30-40 metre, eni 8-10 metre, yüksekliği ise 3.5 metredir.

Hastaneye başvuran hastalar 3–4 günlük süre zarfında mevcut şarlara adapte oluyorlar. Bu şekilde saat 18.00 den (19.00) 8.00 (09.00) a kadar büyükler, 16–20 seans, çocuklarsa 10–15 seans olmakla spleoterapi tedavisi görüyorlar. Tedavi sırasında seansların sıklığı hastanın durumuna bağlı olarak değişebiliyor. Madende olmakla beraber gerekirse bazı ilaç preparatlar, fizik tedavi uygulamaları, göğüs kafesi masajı yapılma ihtimali de var, fakat olabildiğince az ilaç tavsiye ediliyor. Bu bakımdan eğer hasta hormonal ilaçlar kullanıyorsa, bu ilaçların kullanımı yavaş-yavaş azaltılıyor.

Duzdağ Fizyoterapi Merkezinde görülen tedavi, diğer turizm mağaralarından daha etkilidir. Mağara yatay olarak şekillendiğinden, hastalar yeraltına girerken rakıma adapte olarak girerler, bu da hastaların kendilerini daha rahat hissetmelerine sebep olur. Ayrıca mağaradaki havalandırma doğaldır ve mikroplar düşük seviyededir, alerjenler yok denecek kadar azdırlar.

Duzdağ Fizyoterapi Merkezine ülkenin çeşitli bölgelerinden ve yurtdışından (Rusya Federasyonu, Gürcistan, Türkiye, İran, Orta Asya Cumhuriyetlerinden v.s) tedavi olmak amacıyla gelenlerin sayısı gün geçtikçe artmaktadır.

Uzun süreli tecrübeye dayanarak, hafif-orta ağırlıklı astımlı hastalarda (büyüklerde) %80–86, (çocuklarda) %90–98’lik iyileşme kaydedildiğini söylemek mümkün.

Tedavi hastanın boğulma krizlerinin görülmediği ve ya kısmen azaldığı zamanlarda uygulanıyor. Mağarada tedavi gören hastalarda 3–5 günden sonra olumlu gelişmeler görülüyor; balgam ifrazatı azalıyor, boğulma krizleri hiç yaşanmıyor. Akciğerlerde, bronşlarda gözlemlenen hırıltılar azalıyor. Hastalara yılda 1 gerekirse 2 kez tedavi süreci görmeleri tavsiye olunmakta. (peş peşe 3 sene olmak kaydıyla)

Spleoterapi – akciğer, bronş sisteminin tedavisi için etkili tedavi yöntemidir. Ancak spleoterapinin bazı direkt ve yan etkilerini de belirtmekte fayda var. Bu etkiler aşağıdaki gibi sıralanabilirler:

Predastma
Bronş astım 1. aşama –enfeksiyon-alerjik ve atopik tür, hafif, orta ve ağır dereceli
Kronik obstrüktif (tıkanmaya yol açan) bronşit ve kronik pnömoni (zatürree, akciğer iltihabı)  -1. ve 2. aşama remisyon (hafifleme) bazında. Kronik bronşit, astımsal birleşimde-remisyon bazında.
Alerjik sinüs, kronik alerjik rinosinüsopatiler.
Pollinoz
Bronşit astım-nefes alama zorluğu 1. ve 2. aşamada ve 1. aşamada kalp sorunu

Yan etkiler aşağıdaki gibidir

Solunum sistemi hastalıklarının keskinleştiği devre
Bronşit astımın 1. aşamasının ağır fazı ve 2.aşama
Kalp sorunlarının sübkompensasyon ve dekompensasyon devresine
Kan dolaşımı sorunu 1–2 merhale ve arterosklerotik kardiyoskleroz varsa
Böbreklerin keskin ve kronik hastalıkları zamanı, ayrıca, böbrek, safra taşı

hastalıkları varsa

Mide ve 12 parmak bağırsağının koral hastalıkları varsa
Kronik hepatit ve kolesistitler varsa
Tiretoksikoz varsa
Şekerli diyabet hastalığının orta ve ağır aşamaları
Burun polipi ve haymoritler varsa
Verem ve kötü huylu tümörler varsa

Bunlardan başka mağara tedavisinde

Hormonal durumlar
Radikulitler (Omurilikten çıkan sinirlerin(spinal sinir) kök iltihabı
Poliartritler (Çok kısa aralıklarla ya da aynı anda birden çok eklemde ortaya çıkan                        iltihabi süreç)
Belden aşağı ampütasyon hali (kol veya bacağın ya da vücudun her hangi bölümünün kesilip alınması)

Spleoterapinin tedavi etkisi, yani iyileşmeler çocuklarda 4. veya 5.gün sonunda gözlemleniyor. Büyüklerde ise biraz daha farklıdır. Hastalık sürecinde, bir grup hastalarda iyileşme 2 haftadan sonra, bazılarında tedavinin sonunda, bazılarında ise bulundukları ortama geri döndükten 15–30 gün sonra kaydediliyor.

Bu zamanlarda boğulma krizleri, öksürük azalıyor. Çocuklarda ise boğulma krizleri 4. veya 5.gün tamamen kesilir. Tedavinin sonunda kanda lökositlerin-eozinofillerin (granülosit veya asidofil olarak ta adlandırılan lökosit hücresi) yüksek olan miktarı düşer, ayrıca balgamdaki eozinofil miktarı da azalır, eritrositlerin (kanda en çok sayıda bulunan hücre türü) azalma hızı ise normale döner veya azalır. Akciğerlerin teneffüs zamanı bazen normale döner, bronş yolları temizlenir. Hastalar havayı daha rahat teneffüs eder, nabız normalleşir yahut taşikardi (kalbin dakikadaki vuruş sayısının artması) biraz görüle bilir, artmış olan sistolik ve diastolik (tansiyon) azalır.

Elektro-diyagramda yüklenmiş T-dişinin genişliği düşer, kan plazmasındaki histaminin (vücut dokularında bulunan kimyasal) miktarı azalır. Kaybedilmiş potasyum normal düzeyine ulaşır. Kalsiyum venatriumun arttığı oranda azalır.

Özet olarak, spleoterapinin tedavi etkisi –mağaranın özel mikro iklimi, alerjenlerin bulunmaması, sabit baro metrik basınç sonucu olarak alerjik iltihabı önlemesi ve pozitif etki etmesi, alerjik reaksiyonlar zincirini kırması ve sonuç olarak kliniksel, biyokimyasal etkilere sebep olur.

Duzdağ Fizyoterapi Merkezi
Dr. R. Süleymanov

TuzDagiAstimHastanesi04

Bu arada mağara özel olarak ışıklandırılmış ve ziyaretçiler için kılavuz yollar yapılmış. Kılavuz yol hariç zemin, duvarlar kısacası her yer tuzdan oluşuyor. Değişik bir deneyim.

One thought on “Tuz Dağı Astım Terapi Merkezi Ziyaretimizden Notlar”
Leave a Comment

YouTube Kanalım