Harekete geçmenin zamanı gelmedi mi?
[stextbox id=”saglikli”]Egzersiz için zamanı olmadığını düşünenler eninde sonunda hastalıkta geçirecek zaman bulacaklardır.[/stextbox]
Bu yazı başlığını uzun zamandır düşünüyordum çünkü gerçekleştirdiğim ziyaretlerde yada dost sohbetlerinde ortak şikayet genelde kendine vakit ayıramamak ve hareket edememek üzerineydi.
Hastanelerin doluluk oranı ve sürekli artan sayıları, bilgisayar ve teknolojinin büyüsüne kapılan çocukların fizikleri, artan obez insan nüfusu hatta çöplükten beslendiği için hareket etmeyen hayvanların bile mevcudiyeti bize iyi sinyaller vermiyor.
Özellikle içinde bulunduğumuz bilgi çağı hasebiyle oturduğumuz yerden dostlarımızla sohbet ediyor, sipariş veriyor ve faturalarımızı ödüyoruz. Hareket etmemizi gerektiren bütün unsurlar ortadan kalktı.
Netice olarak kendimize, çevremize ve ülke ekonomimize ek bir yük olarak görebileceğimiz insan türleri ortaya çıktı yani yaşayan enkazlar. Bu kişiler yoğun iş temposu, yaşam şartları yada tam tersi bomboş bir hayata karşı direnç gösterirken hareketsizliği bir yaşam tarzı haline getirmektedirler.
Hareketsiziliği yaşam tarzı haline getirenlerin yaygın problemleri ise yüksek kan basıncı, diyabet, obezite, kırılgan kemikler, gergin vücut, inmeler ve kalp krizleri şeklinde. Sonuç olarak doktorunuzun kontrolü ile son bulan bir süreç.
Dikkat ettiyseniz yazıma çok önemli olan bu söz ile başlamıştım; “Egzersiz için zamanı olmadığını düşünenler eninde sonunda hastalıkta geçirecek zaman bulacaklardır.” yani siz hareketsizliği benimsediğinizde bir gün bu duruma isyan eden ve dayanamayan vücudunuz alarm verecek netice olarak doktorunuz da artık hareket etmeniz gerektiğini tembihleyecektir.
Buradaki kritik soru şu; neden hareket etmek için geri dönülmesi çok zor bir durumun içine girmeyi bekliyoruz? Düzenli yürüyüşe başlamak için illa kalp damarlarının tıkanması mı gerekiyor? Bacak egzersizleri yapmak için menisküslerden yani dizlerden ameliyat mı olmalısınız?
Tahminlerime göre bir önceki paragrafi okuduğunuzda aklınıza şu klişe geldi; iyi ama benim egzersiz için zamanım olmuyor ki. Bu konuda 2004 yılında yapılan bir araştırma ortalama bir yetişkinin günde 170 dakikasını televizyon ve film seyrederek, 101 dakikasını araba kullanarak geçirdiğini ama egzersiz yaparak 19 dakikadan az zaman geçirdiğini kaydetti.
Antiegzersiz aracı olarak televizyon hayatımıza hakim durumda. Harvard’da yapılan bir araştırma çok televizyon seyretmenin diyabet riskini yüzde 250 arttırdığını kaydetti. Yine Harvard’da yapılan bir araştırma (Şu araştırmalar bir kez de Türkiye’de yapılsa olmaz mı) egzersiz ve televizyon seyretmenin sağlık üzerinde birbirine ters etkileri olduğunu ortaya çıkardı. Egzersiz HDL ( yüksek yoğunluklu lipoprotein ya da iyi) kolesterol seviyesini yükseltir ve önemli bir yağ hormonu olan leptin seviyesini düşürür. Televizyon izlemenin ise tersi etkileri var ve LDL (düşük yoğunluklu “kötü”) kolesterol seviyesinin artmasıyla da ilişkili. Bu duruma bir de diyabet ve obezite risklerini eklediğinizde uzun saatler televizyon seyretmenin neden kardiyovasküler hastalık reçetesi olduğunu görmek kolay olur.
Özellikle yeni jenerasyon insanların en düzenli yaptıkları eylem her gün epostalarını ve Facebook paylaşımlarını takip etmek ve twitter’da zaman geçirmek şeklinde. Bu nasıl ki bir saplantı ise, hareket etmeyi de bir bağımlılık haline getirebilir ve hareketsiz kaldığınızda kendinizi suçlu hissedebilirsiniz.
TELEVİZYON’DAN VAZGEÇEMİYORUM DİYENLER !!!
– Bir gün içinde televizyon izleyerek geçirdiğiniz otuz dakikanın yerine 30 dakika egzersiz yapın
– Kondisyon bisikletiniz yada koşu bandınız varsa televizyonun karşına koyun
– Televizyon izlerken ısınma, mekik, şınav, dambıllarla çalışma v.b egzersizleri uygulayın
HAREKETE GEÇMEZSENİZ, ONLAR HAREKETE GEÇER
Evinizi temizlemezseniz, eviniz kirlenir ve zararlı haşeratla dolar, arabanızı yıkamazsanız ve bakımını yapmazsanız, paslanır ve kullanımı zorlaşır peki ya vücudunuz? Vücudunuzu temizlemezseniz ve bakımını yapmazsanız organlarınız kirlenir, bağışıklığınız çöker ve hastalıkları davet etmiş olursunuz.
Eşyaya atfedilen kullanım ömrü vücut için geçerli değildir çünkü vücudunuz kullanıldıkça yenilenir ve güçlenir eğer çok yürüyen birisiyseniz vücudunuz bu durumu fark edecek ve bacak kaslarını takviye ederek güçlendirecektir, sırtında yük taşıyan bir hamalsanız sırt ve bel kaslarınız diğer bireylere göre çok daha gelişmiş olacaktır bu örnekleri çoğaltmak mümkün.
Tam tersi hareketsiz ve egzersizden uzak bir bireyi düşünelim. Bu durumda kaslar zayıflayacak ve kısalacak, organlar yağlanacak, eklem sıvılarınız azalacak, yavaş yavaş kalp damarlarınız tıkanmaya yüz tutacaktır.
Unutmayın her yere insan lazım. Hastanelere hasta, fizik tedavilere müşteri, ilaç şirketleri için de tüketici. Siz siz olun hastalık vücudunuzu ziyaret etmeden önce aklını kullanan ve sağlığını koruyan kişilerden olun.
Hepinize sağlıklı ve hareketli günler…